VATAN HAİNİ
Canı çok sıkkındı. Annesinin yanına gitmek istiyordu. Çünkü annesi bir aydır yoğun bakımda yatiyordu. Ama ne kadar çok gitmek istese de gidemiyordu. NmVatana olan bir borcu vardı ve şu an onu ödemekle görevliydi.Teskeresini almasına bir ay vardı.Bir aydır annesi o haldeydi. Komutanından izin istemiş fakat komutanı izin vermemişti. Annesinin iyi oldugunu ve birşey olursa ona haber vereceğini söylemişti. Düşündükçe sinirleniyordu. Annesi,onun burnu kalmadığında dünyayı yıkarken,o annesinin yoğun bakımda olduğunu bildiği halde hiçbirşey yapamıyordu. Kulübenin kapısı açılınca oraya döndü ve arkadaşı Mert'i gördü. Onun da morali bozuk gibiydi. Bir saatlik bir konuşmanın ardından Mert yatmaya gitti ve selim'i aklı karışmış bir şekilde orda bıraktı. Evet aklı karışmıştı. Çünkü Mert ona askerden kaçmayı teklif etmişti. İlk başta saçma gelmisti. Sonra annesi aklına gelince bir anlıkta olsa kaçmayı düşünmüştü. Askerden kaçma fikri biraz riskliydi çünkü yakalanırsa hapse girebilirdi. Ve vatanına ihanet etmiş olurdu. Ama ya annesine bir ay içinde birşey olursa? Bunu düşünmek bile onu delirtiyordu.onu son birkez görmeden, o dünyayı terk edip giderse? Annesi bir ay daha dayanabilir miydi? Bundan emin degildi. Ama askerden de kaçamazdı. Çünkü kaçarsa zaten bir daha annesinin yüzüne bakamazdı. Kafası çok karışmıştı. Mert neden kafasını karıştırmıştı ki ? Hem Mert'in kaçmasının sebebide çok saçmaydı. Sevgilisini başkasıyla evlendireceklermiş. Kızı gerçekten sevmiyordu. O kız için askerden kaçmaya degmezdi. Mert gerçekten mantıklı düşünemiyordu. Bir kız için vatan haini olacaktı. Hele de Selim'in annesi bu haldeyken Mert'in bi kız için kaçması akıl alacak gibi değildi. Mert'in kafasını karıştırmasına izin vermeyecekti. Mert kararını vermişti kaçmayacaktı. Kafasında bu düşüncelerle boguşurken çoktan sabah olmuştu. Yatakhaneye gittiginde Mert 'i giyinirken gördü. Mert nöbete giderken ona bu gece kaçacagını söyledi. Selim kendisinin kaçmayacagını söylediginde bozulsa da birşey denemişti. Ve Selim Merte yardım edecegini söylemişti. Gerçi bunları söylemeden önce onu vazgeçirmeye çalıştı. Ama başarısız olmuştu. Yapacak birşey yoktu bu gece yarısı Mert'in dolabından dün gece hazırladığı bavulunu alıp Mert 'e teslim edecekti. Mert kıyafetlerini alıp gidecekti. Bir iki saat sonra da Selim komutanlara Mert'in yerinde olmadıgını söyleyecekti. Biraz düşününce bu yaptıgınında vatana ihanet oldugunu anlamıştı. Kendi kaçsaydı sadece kendine zarar vermiş olurdu. Ama şimdi arkadaşının hayatını mahfetmesine yardımcı oluyordu. Bu daha berbat hissetmesini neden oouyoddu. Uyuması için ona üç saat verilmişti. Bir saattir yatakta dönüp duruyordu. Normalde olsa çoktan uyumuş olurdu. Uyumadın için vicdanının rahat olması gerekiyordu. Vicdanın rahat olması içinde Mert'e gidip ona yardım etmeyecegini söylemesi gerekiyordu. Mert'in nöbet yerine gitti. Mert'in boş boş duvarlara bankasından endişeli olduğu belliydi. Zaten Selim içeri girince korkmuştu. Selim Mert'in yanına oturdu ve söze nasıl başlayacagını düşünüyordu.
-Mert ben senin kaçmana yardım edemem. Kusura bakma kardeşim. -Ne? Nasıl yardım etmeyeceğim bu kadar mı korkaksın? -Bak korkaklıkla alakası yok sadece... -Sadece ne ? Sen tam anlamıyla korkaksın. Annen orada hasta bir şekilde yatarken sen burada durabiliyorsun. O kadıncagızı tek başına bırakabiliyorsun. Neden? Çünkü korkaksın. Ama sana birşey soracagım. Selim seni bu yaşına kadar vatan getirmedi. Annen getirdi. Ve emin ol annene olan borcun vatana olan borcundan daha büyük. Mert'in bu sözlere karşı birşey söylemedi. Selim haklıydı. Ama vatana borcunu da yarım bırakmak istemiyordu.düşüncelerine Mert'in sözleriyle ara verdi. -Şimdi sana son kez soruyorum. Benimle geliyor musun? Gelmiyor musun? 14 saat sonra... -Hadi ! Daha hızlı ol kaçtıgımızı anlayacaklar. -Mert geri mi dönsek? Hem. Cezamız hafifler. -saçmalama koş Selim. Selim pişman olmuztu. Geri dönmek istiyordu. En azından suçu hafiflerdi. Ama Mert'in durma gibi fikri olmadığı belliydi. O sırada arkalarından bir arabanın geldiğini gördüler. Kısa süre sonra da araba önlerine geçti içinden komutanları -siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Ve şimdi daha mı iyi oldu sizce? Yürüyün hadi! 1 ay sonra...
Selim bundan 1 ay öncesine düşündükçe pişmanlığı tekrar gün yüzüne çıkıyordu.Eger öyle bir salaklık yapmamış olsaydı şuam askerligi bitmişti. Belki annesinin yanına olmayacaktı ama en azından şimdilik gibi annesinin mezarda kemikleri sızlamazdı. Evet annesi askerden kaçtıktan birkaç gün sonra ölmüştü. Mert ise hapise girmemek için intihar etmişti.zaten kızda başkasıyla evlenmişti. Selim ise bu dört duvar arasında sıkışıp kalmıştır. Bir anlık bir hatası yüzünden hem vatanına hemde annesinin bugüne kadar ona verdiği emeklere hainlik yapmıştı. Ve bu yükü ölene kadar taşıyacaktı...
-Mert ben senin kaçmana yardım edemem. Kusura bakma kardeşim. -Ne? Nasıl yardım etmeyeceğim bu kadar mı korkaksın? -Bak korkaklıkla alakası yok sadece... -Sadece ne ? Sen tam anlamıyla korkaksın. Annen orada hasta bir şekilde yatarken sen burada durabiliyorsun. O kadıncagızı tek başına bırakabiliyorsun. Neden? Çünkü korkaksın. Ama sana birşey soracagım. Selim seni bu yaşına kadar vatan getirmedi. Annen getirdi. Ve emin ol annene olan borcun vatana olan borcundan daha büyük. Mert'in bu sözlere karşı birşey söylemedi. Selim haklıydı. Ama vatana borcunu da yarım bırakmak istemiyordu.düşüncelerine Mert'in sözleriyle ara verdi. -Şimdi sana son kez soruyorum. Benimle geliyor musun? Gelmiyor musun? 14 saat sonra... -Hadi ! Daha hızlı ol kaçtıgımızı anlayacaklar. -Mert geri mi dönsek? Hem. Cezamız hafifler. -saçmalama koş Selim. Selim pişman olmuztu. Geri dönmek istiyordu. En azından suçu hafiflerdi. Ama Mert'in durma gibi fikri olmadığı belliydi. O sırada arkalarından bir arabanın geldiğini gördüler. Kısa süre sonra da araba önlerine geçti içinden komutanları -siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Ve şimdi daha mı iyi oldu sizce? Yürüyün hadi! 1 ay sonra...
Selim bundan 1 ay öncesine düşündükçe pişmanlığı tekrar gün yüzüne çıkıyordu.Eger öyle bir salaklık yapmamış olsaydı şuam askerligi bitmişti. Belki annesinin yanına olmayacaktı ama en azından şimdilik gibi annesinin mezarda kemikleri sızlamazdı. Evet annesi askerden kaçtıktan birkaç gün sonra ölmüştü. Mert ise hapise girmemek için intihar etmişti.zaten kızda başkasıyla evlenmişti. Selim ise bu dört duvar arasında sıkışıp kalmıştır. Bir anlık bir hatası yüzünden hem vatanına hemde annesinin bugüne kadar ona verdiği emeklere hainlik yapmıştı. Ve bu yükü ölene kadar taşıyacaktı...
Yorumlar
Yorum Gönder