Zat-ı Şahane

Genç adam duyduklarının içinde derin bir cehennem vadisi olmasına izin vererek geri hapishanenin çürümüş hayallerini ektiği yollarından geçerken ayak sesleri yankılanıyordu boş duvarlarda.Koğuşa geçtiğinde eskiden gökyüzünü görebilmek için çıktığı küçük pencerenin altındaki yatağa baktı.Ne kadarda boşaymış aslında bu çabası diye düşündü.Genç adam içinden "Ama orası o çocuğun umutlarını yakıp yıktığı yer" dedi.Elinde ki kağıt parçasını daha da sıktı.Gerçeklerle yüzleşeceği,kelimelerin ruhuna yeni bir yara açacağını bile bile mektup elinde buruş buruş olurken derin bir nefes alıp koğuşun en sonundaki yatağına oturdu.Mektuba bir süre baktıktan sonra yavaşça açtı. O zamana kadar aklında tek bir soru yankılanıyordu "Neden?".İşte şimdi o on senenin cevabıyla beraber ızdırabınıda alacaktı.Ama yüzleşmeye korkuyordu,belki de kendine göre kaçıyordu geçmişten.Genç adam öfkesine hakim olamayıp mektubu buruşturup duvarın kenarına attı.Ellerini başının altına koyup yatağına yattı.Kaç saattir bu şekilde,hissiz bir ruhla nemli boş duvarları izliyordu bilmiyordu adam.En sonunda onu bırakmayan geçmişiyle yüzleşmeyi kabul etti ve yavaşça yerinden kalkarak duvarın kenarındaki buruşmuş mektubu aldı.Yatağa oturduğunda mektubu düzeltti ve üstündeki yazıyı okudu." Zat-ı Şahane'ye " annesinin ona seslendiği isimdi bu,sahi ne kadar olmuştu bu ismi annesinin sesinden duymayalı.Göğsünün soluna bir acı inerken annesinin ölmeden önceki sözcükleri yankılandı zihninde "Sen Zat-ı Şahanesin ağlama oğlum sadece diğer yarını bul."Derin bir nefes alıp tüm ihanetlerin yüzüne vurulacağı mektubun ilk cümlesini okumaya başladı.

Oğlum,

"Sana oğlum demeyeli ne kadar oldu değil mi? Belki de benden nefret ediyorsundur hatta hiç affetmeyeceksin beni.Affetme oğlum.Ben bile kendimi affedemezken senin nasıl affetmeni beklerim ki ? Sadece senden çok şey gizledim bu zamana kadar.Belki de bazı şeyleri hala gizlemeliyim ama ben gidince sana bakacak biri gerekir değil mi?Sana birisini bırakacağım oğlum,bu yüzden beni hatta anneni bile affetmezsin ama anneni affet oğlum unuttun mu sen onun Zat-ı Şahanesisin.Amcan kadar olmasa da ondan daha değerli olacak zamanla bu birisi oğlum.Korkaklık yaptım,kabul ediyorum daha 17 yaşındaydın ve benim suçumu ses çıkarmadan kabul ettin.O çürümüş duvarlarda hapis kaldın hayatının en güzel yıllarında.O gece,amcanla tartıştığımız o yağmurlu karanlık gün aklımdan hiç çıkmıyor oğlum."

Mektuba bir damla yaş düştü genç adamın gözlerinden.Bu sefer dayanamamıştı.Ne kadar dayanmaya çalışsada aklından çıkmıyor,kalbindeki derin yaralar izin vermiyordu.Annesinden sonra amcasını da kaybetmişti ve o gece birde babasını gömmüştü ruhuna canından can gitmişti.Bir kez daha hatırladı o geceyi,babası ile amcası dışarıda hareketli bir şekilde tartışıyorlardı.Amcasının gür bir şekilde bağırdığını duydu"Senin hatan Ahmet söylemen gerek daha ne kadar saklayacaksın?Eğer böyle devam ederse Selen'in hatırasına ihanet etmiş olacaksın daha ne kadar gidecek böyle,şu haline bak daha kendini bile toparlayamıyorsun !"Bağrışmaları duyunca dışarı çıkmıştı genç adam. Aşşağıya inip dışarı çıktığında ise babasının elindeki silahı görmesiyle şu sözleri duymuştu"Sen artık çok oldun Emre o bilmeyecek kimse bilmeyecek lanet olsun artık senin susmanın zamanı geldi."diyip babasının üç el ateş ettiğini duymuştu.Ve ardından siren sesleri heryeri kaplamıştı.Babası sanki ne yaptığını daha yeni anlamış gibi etrafa bakınıp hareket ediyordu hızlı bir şekilde.Gözleri Asrına takılınca onu kolundan çekiştirip "Oğlum hadi gidiyoruz hadi Asrın hadi diyorum!" Asrın'ın ise tek dediği şey "Baba sen ne yaptın?"demesiydi.O andan sonra sadece eline tutuşturulan silahın soğukluğunu,babasının yağan yağmurda koşarak gözden kaybolması ve kulaklarını sağır edecek siren seslerini hatırlıyordu.Ama o an etkili olan tek his boşluktaymış gibi olan bir histi,işte bunu net bir şekilde hatırlıyordu genç adam.Tüm bu karmaşadan sıyrılıp tekrar mektuba döndü.

"Acısını tarif edemem o gecenin sana oğlum. Sana çok haksızlık yaptım,senden af dilemiyorum.Sadece sana ben giderken birisini bırakıyorum.Eskiden de yanında olan biri hatta bu karanlık yere girdiğinden bile yanında olan birisi.Abini bırakıyorum sana abini,evet bunu kabullenmesi zor ama o sana her şeyi anlatır merak etme oğlum.Şu anda o da yanına geliyordur büyük ihtimalle ,o kim mi?Bak oğlum ben avukatım,herkesi savundum kendimi savunamadım ama o seni savunur.Bu zamana kadar yanında olan kişi o evet o senin avukatın benim eski dostum zannettiğin kişi senin abin oğlum.Kendinize iyi bakın,asla birbirinizi bırakmayın oğlum,ben gidiyorum senin masumluğunu açıklayarak gidiyorum ve sana yeni birini bırakıyorum."

Genç adam okuduklarının şokuyla ve kızarmış gözlerle demir kapıya doğru koştu.Her şeyini paylaştığı kişi meğerse abisiymiş.Diğer yarısıymış."Gardiyan" diye bağırdı kapıyı yumruklarken.O kapıya vururken zihninin derinliklerinde annesinin sesi yankılandı"Sen Zat-ı Şahanesin,ağlama oğlum sadece diğer yarını bul".Demek annesi bunu kastediyormuş diğer yarını bul demekle ,meğer ne yanlış yorumlamış on senedir bu cümleyi.Annesiyle babasını kaybetmişti ama yeni birini kazanmıştı tüm masumluğuyla.

"Küçük bir çocuğun ölümünü izledi bu demir parmaklıklar ve 17 yaşında ki, ellerini dizine koymuş oturan genç adamın intikamını körükledi.27 yaşındaki bu adamın intikamını umut yaptı,ruhuna bıçak gibi saplanan kelimeler.Zat-ı Şahane'nin içindeki sessiz çığlıklarla yankılandı bu duvarlar." 

 

 

Yorumlar

  1. Güzel olmuş akıcı bir dille anlatmışsın.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar