Kimse Yok mu?

Hani bazen yalnız kalmaktan çok korkarsın ama yinede yalnız kalırsın ya, işte Hira’nın başına gelen tam da buydu.

Başındaki ağrıyla gözlerini açtı Hira. İlk 2-3 saniye nerede olduğunu kavrayamadı.Araba olduğunu anlayınca ilk başta korktu.”Benim burada ne işim var?” dedi içinden.Sonra okula geç kaldığı için taksi ile okula gittiğini hatırladı.Ve acı bir fren sesini hatırladı.Sanırım taksiye arkadan bir araba çarpmıştı.Taksicinin arabada olmadığını fark ettiğinden o da arabadan inmek istedi.Fakat başı çok ağrıyordu.Eli istemsiz bir şekilde ağrıyan kısma yani alnının biraz üzerine gitti.Parmaklarının arasından akan sıcak kanı hissettiğinde gözleri doldu.Hemen taksiden indi. Tahmin ettiği gibi taksiye arkadan bir araç çarpmıştı.”Peki neden kimse yok?” dedi kendi kendine.Çevresine bakındı ama yinede kimseyi görmedi.Arabalar sanki seyir halinde gibi duruyordu.Fakat öyle olmadığını çok geçmeden anladı.Arabaların içi de aynı sokaklar gibi bomboştu.Genç kız gittikçe korkmaya başladı.Hangi yöne gideceğine karar veremedi.Ama öncelikle başındaki yaraya bir çözüm bulması gerektiğini düşündü.Evlerin önünden geçerken çok korkuyordu.Zaten sessizliği hiç sevmezdi.Karşısında hastane görünce hemen oraya doğru koşmaya başladı.Cebinden telefonu çıkardı ve saate baktı.Saat 17:26 idi.Hastaneye girdi ve aceleyle odaların hepsini tek tek dolaştı.”Kimse yok mu?” diye bağırdı.Artık gözyaşları kontrolsüz bir şekilde akmaya başladı.Yavaş adımlarla odanın birine girdi, pamuk ve sargı bezi aldı.Odanın içerisindeki aynaya baktı.Yaranın derin olmadığına şükretti.Sakin olmaya çalıştı.Hastanenin çatı katına çıkarak tüm şehre baktı.Her yer o kadar sessizdi ki bu sessizlikten çok ürktü.Telefonundan ailesini aradı ama açan olmadı. Telefon rehberindeki tüm numaraları aradı.Hepsinde de sonuç aynıydı.Hastaneden koşarak çıktı,hava artık kararmıştı.Yolda duran arabanın birine bindi.Hira 20 yaşındaydı ehliyeti vardı.Arabayı sürmeye başladı.İstanbul’un hiç bilmediği,görmediği yerlere bile gitti.Ancak kimseyi bulamadı.

İnsanları ararken zamanın nasıl geçtiğini anlamadı.En son sahile gelmişti.”Herhalde uyuya kaldım.”diye düşündü.Çünkü saat 14:17 idi.Arabadan indi ve bankın birine oturdu.Neden ben tek başınayım,neden yalnızım gibi yüzlerce hatta binlerce soru sordu kendine.Hiçbirinin de cevabını alamadı.Ne zaman ayağa kalktığını fark etmedi.Sanki İstanbul’un o eşsiz boğazı onu çağırıyor gibiydi.Artık “Neden yalnızım?”diye düşünmüyordu.Artık ölüm nasıl bir şey diye düşünmeye başladı.Sonuçta onu dünyaya bağlayan kimse kalmamıştı.Güneş batarken Hira da kendini boğazın sularına bıraktı.

Hira gözlerini açtığında etrafında doktor,hemşire,anne ve babası vardı.İlk başta olanları anlayamadı.Fakat doktorun dedikleriyle bütün taşlar yerine oturdu ve rüya gördüğünü anladı.Doktor “Hira Hanım sakin olun.Bir trafik kazası geçirdiniz ve üç gündür uyuyordunuz.Ama durumunuz şu anda gayet iyi.”dedi ve odadan çıktı. Doktor odadan çıkar çıkmaz ailesi geldi ve Hira’ya sarıldı.

 

Yorumlar

  1. Çok güzel olmuş hikayeni çok beğendim.?

    YanıtlaSil
  2. Gayet guzel olmuş .
    "Ne yaparsan yap pişman öleceksin, belki yaptıklarından belki yapamadıklarından..."
    Dostoyevski

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel olmuş tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  4. Öğrencinin Biri2 Mart 2016 20:26

    Gerçekten etkileyici bir giriş olmuş ve hikayenin akıclığı gayet güzel.Ben beğendim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar