Sonsuz Yalnızlık

Sabah uyanıp çevremdeki bütün canlıların aniden yok olup dünyada kalan son insanın ben
olduğumu öğrenmemden tam on dokuz yıl geçti.Şuan otuz beş yaşındayım.Ve sanırım ölmek
üzereyim.
Eski ve parçalanmış olan bir battaniyenin üzerine uzanmış bulutsuz gökyüzüne
bakıyordum.Güneşin batmasına yarım saat kalmıştı.Elimde tam on dokuz yıl boyunca neler
yaşadığımı belgelemiş olduğum eski bir torbayla gün batımını izliyordum.Daha fazla bir şeyler
yapmaya gücüm kalmadı.Vücudumda enfeksiyon kapmış yaralarım ve beni yavaş yavaş öldüren
bir hastalık buna izin vermiyordu.Acıyı bile hissedemiyordum.Bütün bunlar nasıl olmuştu?
Elimde içinde fotoğrafların, günlüklerin ve bazı tuhaf eşyaların bulunduğu eski ve büyük torbayı
açtım.İçindekileri önüme boşaltıp teker teker elime alıp baktım.Bütün geçmişimi
görebiliyordum.Kardeşim ve benim içinde bulunduğum bir fotoğraf elime geçti.Ve aklıma uzun
zaman sonra ailem gelmişti.Ağlamaya başladım.Çünkü anne ve babamın yüzünü bile
hatırlayamıyordum.Ve sonra o ilk günü hatırladım.O korkunç yalnızlığın beni
sardığı ilk gün.Uyandığımda evde kimsenin olmadığını anlamam uzun sürmüştü.Herkesi uyuyor
zannediyordum.Dışarı çıkıp sokağı dolaştım.Tek bir insan bile yoktu , hayvanlar bile...
Korkmuştum ve bağırmaya başladım.Babamın ve annemin adını haykırdım.Tek bir ses bile
yoktu.Bütün evleri dolaştım ama kimse yoktu.Ve akşam olunca eve geri döndüm.Bütün gece
ağladım ve ne zaman uykuya daldığımı fark edemedim.Uyandığımda karnım acıkmıştı.Evde yemek
kalmayınca markete gittim.Birkaç çikolata aldıktan sonra parayı kasanın önüne
iliştirdim.Yaklaşık bir hafta boyunca herhangi bir yerden aldığım şeylerin parasını vermeye
devam ettim.Daha fazla bekleyemedim ve çantamı hazırlayıp şehre indim.Bütün yolu kendi
bisikletimle gitmiştim.Şehir merkezine gelince durumun daha vahim olduğunu fark ettim.Sanki
hayaletli bir yere gelmiştim.Çünkü görünürde tek bir canlı belirtisi yoktu.Dükkanlar olduğu gibi
açıktı.Lokantalarda ki çürümüş yemek kokusu etrafı sarmıştı.Akşama doğru tanıdığım birinin
evine gittim.Ve geceyi orada geçirdim.İki üç ay bütün Antalya'yı taramakla geçirdim.Ben daha
fazla aradıkça yalnızlığın verdiği o korku beni daha çok sarıyordu.Bir süre sonra bisiklet yerine
araba kullanmaya başladım.Birinin benzini bitince başka birini kullanmaya başladım.İl sınırını
geçmiştim ve nereye gittiğimi bile bilmiyordum.Elime bir harita aldım; önce
Burdur,Denizli,Aydın ve İzmir derken İstanbul'a kadar varmıştım.Tam iki yıl geçmişti. İstanbul'da
uzun süre kalmayı planlıyordum.Neredeyse her yerini gezdiğim İstanbul'da normalde girilmesi
yasak olan yerleri de dolaştım.İstanbul'da 6 ay geçirdikten sonra Ankara'ya doğru yola
çıktım.Orada da dört ay vakit geçirdikten sonra, İç Anadoluyu dolaşmam 3 yılımı daha aldı.Yirmi
bir yaşına gelmiştim,Her günümü not alıyor ve gittiğim her yerin resmini çekiyordum.Bütün
ülkeyi dolaşmam sekiz yılımı daha almıştı.
Bir insan görme umuduyla; bir ses duyma umuduyla geçirmiştim koca bir hayatı.Umudumun
tükendiği bu zamanlarda evime, yani Antalya'ya, geri döndüm.Yalnızlıklarla dolu günlerimin
sona erdiğini anladım.Artık daha fazla yaşamaya ne dermanım ne de ümidim kalmıştı.Ailemin,
arkadaşlarımın ve komşularımın olduğu hayatım aklıma geldi.Yalnız olduğumu düşündüğüm
zamanlarım olmuştu.Ne kadar da aptalmışım dedim.Şimdi bakıyorum da sonsuz bir yalnızlığım
vardı.Yaşamak için çabalamam gerekmiyordu.Çünkü beni bekleyen kimse yoktu.

Yorumlar

  1. Konuya cok güzel deginmissin.Çok güzel olmuş

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel olmuş ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel olmuş.Çok beğendim..

    YanıtlaSil
  4. Güzel yazmışsın.

    YanıtlaSil
  5. çok güzel olmuş gerçekten.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar