Ne Gerçek?
Dünyadaki hayat son bulmuş, sınav süresi bitmiştir ve sonuçlarını öğrenmek için mahşerdeyiz...
Ahiret hayatı yani mahşer bir bakıma sınav sonucunu korkuyla, endişeyle ya da heyecanla bekleyen öğrencilere benzetilebilir. Sorumluluğunu üstlenmeyen sorumsuz olan bir kişi daima sorumluluklarını yarım yamalak gerçekleştirmek için son günü ya da hiç üstlenmez, yapmaz. Bu kişi sorumlu olduğu ve sorumsuz olarak yaklaştığı herhangi işin sonucunda daima endişe içerisindedir, korkar... Sorumluluk bilinci altında olan kişiler ise yaptıklarının karşılığını iyi ya da kötü heyecanla beklerler, yanılabilirler de ama yine de bir nebze rahatlar.
İnsanlar dünya da birçok sorumluluk altında yaşayan varlıklardır. Çünkü; onlar irade sahibidirler. Yaptıklarının iyi ya da kötü olduğunun farkındadırlar. Yapılan her şeyin hesabı ergeç ödenir. Ama ne yazık ki biz insanlar bir şeyler kaybetmeden bunun farkını varamıyoruz. İlla bir şeyle kaybetmek mi gerek?
İnsanlar toplum içerisinde çeşitli karakterlere bürünebilirler. Fakat her ne yaparlarsa yapsınlar aynanın karşısına geçtiklerinde tek karakter ve baş başa kalırlar. İnsanlar sadece kendilerine yalan söyleyemezler. Kendilerini tanırlar ne yaptıklarının karşılığında nasıl sonuçlar alabileceklerini, aslında yaptıklarının sonucunu belirleyenlerden daha önce bilirler. Kişi kendini tanıyor ve kendisine karşı dürüstçe yaptıklarının sonucunu kendiside düşünceleriyle belirleyebilir.
Mahşerde bir kaç kişi içerisinden birinin cehenneme gidileceği söylenirse, o insanlar düşünürler, o an ya yoktur, her şey gerçektir. Kendilerini bırakın oradakilere de yalan ya da yalanı bırakın konuşmak geçmez. Her şey bilinir ve doğrudur. Yaratanın izinde olanlar ve iyi amel sahibi olan kişiler kendilerinden emin olurlar, bunu yapamayanlar ise kendilerine karşı şüphededirler...
Bizler yaptıklarımızla değerlendireceğiz kendimize dürüstlük açısından inanıyorsak eğer sonuca daha yakın bir düşünce de olabiliriz. YA O BENSEM!
Ahiret hayatı yani mahşer bir bakıma sınav sonucunu korkuyla, endişeyle ya da heyecanla bekleyen öğrencilere benzetilebilir. Sorumluluğunu üstlenmeyen sorumsuz olan bir kişi daima sorumluluklarını yarım yamalak gerçekleştirmek için son günü ya da hiç üstlenmez, yapmaz. Bu kişi sorumlu olduğu ve sorumsuz olarak yaklaştığı herhangi işin sonucunda daima endişe içerisindedir, korkar... Sorumluluk bilinci altında olan kişiler ise yaptıklarının karşılığını iyi ya da kötü heyecanla beklerler, yanılabilirler de ama yine de bir nebze rahatlar.
İnsanlar dünya da birçok sorumluluk altında yaşayan varlıklardır. Çünkü; onlar irade sahibidirler. Yaptıklarının iyi ya da kötü olduğunun farkındadırlar. Yapılan her şeyin hesabı ergeç ödenir. Ama ne yazık ki biz insanlar bir şeyler kaybetmeden bunun farkını varamıyoruz. İlla bir şeyle kaybetmek mi gerek?
İnsanlar toplum içerisinde çeşitli karakterlere bürünebilirler. Fakat her ne yaparlarsa yapsınlar aynanın karşısına geçtiklerinde tek karakter ve baş başa kalırlar. İnsanlar sadece kendilerine yalan söyleyemezler. Kendilerini tanırlar ne yaptıklarının karşılığında nasıl sonuçlar alabileceklerini, aslında yaptıklarının sonucunu belirleyenlerden daha önce bilirler. Kişi kendini tanıyor ve kendisine karşı dürüstçe yaptıklarının sonucunu kendiside düşünceleriyle belirleyebilir.
Mahşerde bir kaç kişi içerisinden birinin cehenneme gidileceği söylenirse, o insanlar düşünürler, o an ya yoktur, her şey gerçektir. Kendilerini bırakın oradakilere de yalan ya da yalanı bırakın konuşmak geçmez. Her şey bilinir ve doğrudur. Yaratanın izinde olanlar ve iyi amel sahibi olan kişiler kendilerinden emin olurlar, bunu yapamayanlar ise kendilerine karşı şüphededirler...
Bizler yaptıklarımızla değerlendireceğiz kendimize dürüstlük açısından inanıyorsak eğer sonuca daha yakın bir düşünce de olabiliriz. YA O BENSEM!
Yorumlar
Yorum Gönder