Hangisi Ben?
Bazen aynaya baktığım zaman, ruhumun bu bedene ait olmadığını düşünüyorum,''Bu beden benim mi?'' diye soruyorum kendi kendime. Zihnim ve suretim bana yabancı geliyor. Size de oluyor mu? Kendinizi tanımadığınız?
Aynaya bakınca gördüğüm o sıfat her zaman yabancıdır bana. Sanki insanlardan kendimi korumak için koyduğum bir zırh gibi. Zırhımla konuşmam, pek de sevmem zaten yabancıları. Herkes yabancıdır aslında. En yakınındakiler, dostların, annen, baban... Kaç kişi senin ne hissettiğini anlar ki? Dışarıya gülümsersin ama içinde fırtınalar kopar bazen. Kim fark edebilir ki bu durumu? En yakınım dediğin bir insanın bile bir sözü seni yıkar belki. Ama belli etmezsin.
Her sabah kalkıp aynaya baktığımda bir önceki günden daha solgun bir yüzle karşılaşırım, bir önceki sabahtan bir gün daha yaşlı olduğumu hatırlatırım kendime. Kimseyle hatta kendimle bile konuşmadığımdan içime attıklarımın dışa yansımasıdır bu solgun yüz. Dışarıya çıktığımda karşılaştığım insanlar "Nasılsın? İyi misin?" diye sorarlar. Merak ettiklerinden değil sadece lafın gelişi. Senin iyi yada kötü olman hiçbirinin umrunda değildir zaten. Daha karşındaki nasılsın demeden takarsın maskeni, gülümsersin, kötü olsan bile "İyiyim." dersin. Bu bir şeyleri fark ettiğini gösterir: "İnsanlar başkalarını sandığın kadar önemsemez."
En yakınım bile mi?
En çokta en yakının.
Gittikçe insanlar 'Niye değişti bu' diye bakarlar. Çünkü artık eskisi kadar konuşmuyorsundur. Konuşmak gereksiz gelir artık çünkü ne dersen de asla kendini ifade edemezsin kimseye, en çokta kendine.'İnsan hiç kendine yabancı olur muymuş canım?' diyeceksin belki.Oluyor işte,oluyorum. Kendimi anlayamıyorum. Yaptıklarım düşündüklerimle çelişiyor. Hele görüntüm bana hiç benzemiyor. Kendimle konuşmayı da sevmiyorum. Konuştukça daha da yoruluyorum, yoruldukça da kendimden korkuyorum. Korkuyorum çünkü bana en büyük zararı yalnız ben veririm. Beyninin sana yapabilecekleri bir düşün. Gördüklerini,duyduklarını bir anda değiştirebilir. Gördüğün her şey yalan çıkabilir. Nasıl olurum nasıl tepki veririm bilmiyorum. Bundan korktuğum için sürekli kendimden kaçıyorum. Sürekli koşuyorum.
En hızlı koşan insan saatte kaç kilometre gidendir? Bence kendinden kaçan, kafasındaki sesleri susturabilen, kendi acısını dindirebilen, kendi yaralarını iyileştirebilen insan en hızlı koşan insandır. Kendi yaptığı hatalarla yüzleşebilen ise en cesur insandır. Sevdiği insanların canını nasıl yakarak acı verdiğini, onları nasıl birer birer öldürdüğünü fark eden ise en usta katildir. Kendisiyle konuşan insan mı delidir yoksa kendisiyle konuşamayacak kadar, kendisinden korkacak kadar güçsüz olan mı?
Aynaya bakınca gördüğüm o sıfat her zaman yabancıdır bana. Sanki insanlardan kendimi korumak için koyduğum bir zırh gibi. Zırhımla konuşmam, pek de sevmem zaten yabancıları. Herkes yabancıdır aslında. En yakınındakiler, dostların, annen, baban... Kaç kişi senin ne hissettiğini anlar ki? Dışarıya gülümsersin ama içinde fırtınalar kopar bazen. Kim fark edebilir ki bu durumu? En yakınım dediğin bir insanın bile bir sözü seni yıkar belki. Ama belli etmezsin.
Her sabah kalkıp aynaya baktığımda bir önceki günden daha solgun bir yüzle karşılaşırım, bir önceki sabahtan bir gün daha yaşlı olduğumu hatırlatırım kendime. Kimseyle hatta kendimle bile konuşmadığımdan içime attıklarımın dışa yansımasıdır bu solgun yüz. Dışarıya çıktığımda karşılaştığım insanlar "Nasılsın? İyi misin?" diye sorarlar. Merak ettiklerinden değil sadece lafın gelişi. Senin iyi yada kötü olman hiçbirinin umrunda değildir zaten. Daha karşındaki nasılsın demeden takarsın maskeni, gülümsersin, kötü olsan bile "İyiyim." dersin. Bu bir şeyleri fark ettiğini gösterir: "İnsanlar başkalarını sandığın kadar önemsemez."
En yakınım bile mi?
En çokta en yakının.
Gittikçe insanlar 'Niye değişti bu' diye bakarlar. Çünkü artık eskisi kadar konuşmuyorsundur. Konuşmak gereksiz gelir artık çünkü ne dersen de asla kendini ifade edemezsin kimseye, en çokta kendine.'İnsan hiç kendine yabancı olur muymuş canım?' diyeceksin belki.Oluyor işte,oluyorum. Kendimi anlayamıyorum. Yaptıklarım düşündüklerimle çelişiyor. Hele görüntüm bana hiç benzemiyor. Kendimle konuşmayı da sevmiyorum. Konuştukça daha da yoruluyorum, yoruldukça da kendimden korkuyorum. Korkuyorum çünkü bana en büyük zararı yalnız ben veririm. Beyninin sana yapabilecekleri bir düşün. Gördüklerini,duyduklarını bir anda değiştirebilir. Gördüğün her şey yalan çıkabilir. Nasıl olurum nasıl tepki veririm bilmiyorum. Bundan korktuğum için sürekli kendimden kaçıyorum. Sürekli koşuyorum.
En hızlı koşan insan saatte kaç kilometre gidendir? Bence kendinden kaçan, kafasındaki sesleri susturabilen, kendi acısını dindirebilen, kendi yaralarını iyileştirebilen insan en hızlı koşan insandır. Kendi yaptığı hatalarla yüzleşebilen ise en cesur insandır. Sevdiği insanların canını nasıl yakarak acı verdiğini, onları nasıl birer birer öldürdüğünü fark eden ise en usta katildir. Kendisiyle konuşan insan mı delidir yoksa kendisiyle konuşamayacak kadar, kendisinden korkacak kadar güçsüz olan mı?
Yazin gayet iyi bence.yalniz sadece bazi yerlerde noktalama işaretleri ve anlam bozuklukları farkettim.Ama bunlar gazinin bütünlüğünü bozacak kadar önemli değil .son cümlelerini baya beğendim .Ellerine saglik ...
YanıtlaSilCanım,öncelikle yazının en beğendiğim kompozisyonlardan biri olduğunu söyleyebilirim. Üslubun gayet iyi,anlaşılır ve samimi bir dille yazmışsın. Yazım ve noktalama hatasına hiç rastlamadım. Tebrik ederim.
YanıtlaSil