Pişman Değilim
Benim için gayet sıradan geçen bir yaz gecesinde bahçedeyim.Henüz her şey olağan,sessiz ve sakin.Çayımı yudumluyorum.
Sessizliği bozan bir ses…Hemen yanımdaki masanın üzerine bıraktığım telefonum çalıyor.Arayan kim mi?Kardeşten öte gördüğüm,hayatımdaki her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen tek kişi.En yakın arkadaşım.Gecenin bir vakti olmasına rağmen hiç yadırgamıyorum aramasını.Birbrimizle paylaşacağımız serüvenlerimiz,fikirlerimiz ve hatta hatalarımız hiç bitmez çünkü.Anlatmak için ertesi günü bile bekleyemeyiz.Ararız hemen.
Gayet sakin bir şekilde açıyorum telefonu.”Efendim canım?”dememe kalmıyor kekeleyerek ve ağlayarak bir şeyler anlatmaya çalışıyor.Ama konuşamıyor,anlatamıyor bir türlü.Bende heyecan ve merak içinde nerede olduğunu soruyorum.Tek kelime söylüyor kekeleyerek.”E-ee-ev-d-de-yim.”Sakin olmasını söylüyorum ve hemen geleceğimi de ekliyorum.Seneler süren arkadaşlık hayatımızda ilk defa bu kadar korkmuş olduğunu hissediyorum.Bu yüzden heyecan ve korkuyla kimseye haber vermeden koşarak çıkıyorum evden.Kalbim çok hızlı atıyor.Nefeslerim de öyle…
Kapıda karşılıyor beni.Ev sessiz...Evde kimsenin olmadığı belli.ağlamaktan şişmiş,kızarmış gözleri ,titreyen çenesi ve elleri…dasına gçiyoru ve ben artık dayanamıyorum ne olduğunu soruyorum.Sürekli “Öldü!”diye tekrarlıyor.Ama kim?Bilmiyorum.Bir süre sonra biraz sakinleşiyor ve anlatmaya başlıyor.Akşam eve dönerken birinin onu takip ettiğini ve hatta tenha bir yerde laf attığını,üzerine yürüdüğünü,kaçmaya çalışırken düştüğünü ve o pisliğin üzerine atladığını söylüyor.Yerden eline gelen bir taşla defalarca başına vurduğunu söylerken bende olayı kavrıyorum.Sessizce şükrediyorum Allah’a.Kardeşimi de bir kadın cinayetine kurban gitmediğine şükrediyorum.Tam nerede olduğunu soracakken kapı çalıyor.Korkuyla sıçrıyoruz.Destek olurcasına arkadaşımın elini tutuyorum.Kapıyı açıyoruz birlikte.Polis!Yaka paça alıyorlar bizi araçlara.Ne olduğunu bile soramıyoruz.Ne yapacağımızı bilmeden ağlıyoruz.
Bahçede yaz akşamının ılık esintisinde çayımı içen ben şimdi karakolda.Çaresizce bekliyoruz.Arkadaşım suçu itiraz ediyor ama inanan tek bir kişi dahi çıkmıyor.Nasıl bu kadar çabuk arkadaşımdan şüphelendiler aklım almıyor.Sonradan öğreniyoruz cinayeti gören bir tanık varmış.Arkadaşımın evini de o tarif etmiş hatta.Elim ayağım daha da buz kesiliyor.Bir yandan ayakta durmakta zorlanan arkadaşımı seyrediyorum bir yandan da polise kulak veriyorum.”Olay anında yanında kim vardı?”diye soruyorlar.Arkadaşım susuyor.”Daha da susarsan suçun kanıtlanır kanıtlanmaz idam edileceksin.”diyorlar.Birşeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum.Can dostumu kurtarmalıyım.
Hemen polise anlatmaya başlıyorum.Sabahtan beri arkadaşımın yanında olduğumu,evden bile çıkmadığımızı,arkadaşımın ailesinin sabah akraba ziyaretine gittiğini benim de yalnız kalmasın diye hemen yanına geldiğimi söylüyorum.İlk önce pek inanmıyorlar bana.Şüpheli sorularına devam ediyorlar.Yıllar süren arkadaşlık hayatımızda ortak yalan söyleyebilme tecrübesini çoktan edinmiştik.İkimizde ağız birliği yapmış gibi tüm sorulara aynı cevapları verince bize inanıyorlar.Ellerindeki kanıtlarda yeterli olmadığı için bizi bırakıyorlar.Ama cinayeti kim işledi hala bilmiyorlar.Onlara ihbarda bulunan kişiden şüphelendiklerini duyuyorum en son.Daha fazla kurcalamıyorum.O kişiye ne olduğunu bilemem.
Ben arkadaşım için yalancı şahitlik yaptım.Ve şuan hiç ama hiç pişman değilim.asla da olmayacağım.Çünkü biliyorum ki arkadaşımın yaptığı sadece kendini korumaktı.Eğer arkadaşım onu öldürmeseydi o arkadaşımı öldürecekti.Arkadaşım da bir kadın cinayeti kurbanı olacaktı.Asla pişman değilim.O cani hakettiği cehennemi buldu.
Sessizliği bozan bir ses…Hemen yanımdaki masanın üzerine bıraktığım telefonum çalıyor.Arayan kim mi?Kardeşten öte gördüğüm,hayatımdaki her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen tek kişi.En yakın arkadaşım.Gecenin bir vakti olmasına rağmen hiç yadırgamıyorum aramasını.Birbrimizle paylaşacağımız serüvenlerimiz,fikirlerimiz ve hatta hatalarımız hiç bitmez çünkü.Anlatmak için ertesi günü bile bekleyemeyiz.Ararız hemen.
Gayet sakin bir şekilde açıyorum telefonu.”Efendim canım?”dememe kalmıyor kekeleyerek ve ağlayarak bir şeyler anlatmaya çalışıyor.Ama konuşamıyor,anlatamıyor bir türlü.Bende heyecan ve merak içinde nerede olduğunu soruyorum.Tek kelime söylüyor kekeleyerek.”E-ee-ev-d-de-yim.”Sakin olmasını söylüyorum ve hemen geleceğimi de ekliyorum.Seneler süren arkadaşlık hayatımızda ilk defa bu kadar korkmuş olduğunu hissediyorum.Bu yüzden heyecan ve korkuyla kimseye haber vermeden koşarak çıkıyorum evden.Kalbim çok hızlı atıyor.Nefeslerim de öyle…
Kapıda karşılıyor beni.Ev sessiz...Evde kimsenin olmadığı belli.ağlamaktan şişmiş,kızarmış gözleri ,titreyen çenesi ve elleri…dasına gçiyoru ve ben artık dayanamıyorum ne olduğunu soruyorum.Sürekli “Öldü!”diye tekrarlıyor.Ama kim?Bilmiyorum.Bir süre sonra biraz sakinleşiyor ve anlatmaya başlıyor.Akşam eve dönerken birinin onu takip ettiğini ve hatta tenha bir yerde laf attığını,üzerine yürüdüğünü,kaçmaya çalışırken düştüğünü ve o pisliğin üzerine atladığını söylüyor.Yerden eline gelen bir taşla defalarca başına vurduğunu söylerken bende olayı kavrıyorum.Sessizce şükrediyorum Allah’a.Kardeşimi de bir kadın cinayetine kurban gitmediğine şükrediyorum.Tam nerede olduğunu soracakken kapı çalıyor.Korkuyla sıçrıyoruz.Destek olurcasına arkadaşımın elini tutuyorum.Kapıyı açıyoruz birlikte.Polis!Yaka paça alıyorlar bizi araçlara.Ne olduğunu bile soramıyoruz.Ne yapacağımızı bilmeden ağlıyoruz.
Bahçede yaz akşamının ılık esintisinde çayımı içen ben şimdi karakolda.Çaresizce bekliyoruz.Arkadaşım suçu itiraz ediyor ama inanan tek bir kişi dahi çıkmıyor.Nasıl bu kadar çabuk arkadaşımdan şüphelendiler aklım almıyor.Sonradan öğreniyoruz cinayeti gören bir tanık varmış.Arkadaşımın evini de o tarif etmiş hatta.Elim ayağım daha da buz kesiliyor.Bir yandan ayakta durmakta zorlanan arkadaşımı seyrediyorum bir yandan da polise kulak veriyorum.”Olay anında yanında kim vardı?”diye soruyorlar.Arkadaşım susuyor.”Daha da susarsan suçun kanıtlanır kanıtlanmaz idam edileceksin.”diyorlar.Birşeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum.Can dostumu kurtarmalıyım.
Hemen polise anlatmaya başlıyorum.Sabahtan beri arkadaşımın yanında olduğumu,evden bile çıkmadığımızı,arkadaşımın ailesinin sabah akraba ziyaretine gittiğini benim de yalnız kalmasın diye hemen yanına geldiğimi söylüyorum.İlk önce pek inanmıyorlar bana.Şüpheli sorularına devam ediyorlar.Yıllar süren arkadaşlık hayatımızda ortak yalan söyleyebilme tecrübesini çoktan edinmiştik.İkimizde ağız birliği yapmış gibi tüm sorulara aynı cevapları verince bize inanıyorlar.Ellerindeki kanıtlarda yeterli olmadığı için bizi bırakıyorlar.Ama cinayeti kim işledi hala bilmiyorlar.Onlara ihbarda bulunan kişiden şüphelendiklerini duyuyorum en son.Daha fazla kurcalamıyorum.O kişiye ne olduğunu bilemem.
Ben arkadaşım için yalancı şahitlik yaptım.Ve şuan hiç ama hiç pişman değilim.asla da olmayacağım.Çünkü biliyorum ki arkadaşımın yaptığı sadece kendini korumaktı.Eğer arkadaşım onu öldürmeseydi o arkadaşımı öldürecekti.Arkadaşım da bir kadın cinayeti kurbanı olacaktı.Asla pişman değilim.O cani hakettiği cehennemi buldu.
Güzel bir yazı ??? günümüz sorunlarından birini ele almanda ayrıca başarılı tebrik ederim arkadaşım ???
YanıtlaSilGüzel bir çalışma olmuş. Tebrik ederim. ?
YanıtlaSilÇok güzel bir iş çıkarmışsın.Olmayan bir şey de göremiyorum.
YanıtlaSilYazını çok beğendim .Örneklendirerek yazman güzel olmuş :)
YanıtlaSilGüncel bir konuyu ele alman güzel olmuş . Ellerine sağlık ?
YanıtlaSilGüzel bir şekilde hikayeleştirmişsin ve bunun içinde güncel bir konuya yer vermişsin güzel olmuş.
YanıtlaSilGüzel olmuş, beğendim.
YanıtlaSilTesekurler yorumun benim icin onemliydi
YanıtlaSilTesekkur ederim
YanıtlaSilTesekkurler
YanıtlaSilSaol canim
YanıtlaSilTesekkurler
YanıtlaSilSagol canim ya
YanıtlaSilSagol Belin
YanıtlaSilEline sağlık Fatma, güzel yazmışsın. ?
YanıtlaSil