Yabancı

Tuhaf... Sabah uyandığımda yeniden doğmuş gibiydim. Mecazi olarak değil. Gerçekten yeniden doğmuş gibiydim. Kendimi bir bankın üzerinde uyanmışken buldum. Kendi kendime "Neredeyim ben? Neresi burası?" diye soruyordum. Hiçbir şey anlamamıştım. Birinin yanına yaklaşıp -çekingen bir tavırla- "Şey... Neresi burası?"  diye sordum. Adam bana baktı. "Ne?" der gibi kafasını sallayarak anlamadığım bir dilde konuştu. Adamın dediğinden bir şey anlamayınca başka birine de aynı soruyu sordum. Ondan da aynı tepkiyi alınca, içime bir kurt düştü. Sanki... Sanki dünya bir gecede bambaşka bir dile geçmişti. Benim bilmediğim bir dile !

Sokak sokak gezmeye başladım. Bir umut; belki tanıdık bir yüz, tanıdık bir ses, hatta tanıdık bir sözcük... Ama hayır. Hiçbir şey bulamadım. Derken bir kişiye gözüm takıldı. Hal ve tavırları aynı bizim tavırlarımız gibiydi, ama emin olamamıştım. "Acaba bizim oralardan mı?" diye düşünürken herif birden yere tükürdü. Dedim "Ulan bu kesin bizdendir. Baksana yere tükürüyor!" . Direk yanına gittim adamın. "Kardeş, beni anlıyor musun?" diye sordum. Adam bana bakıp donakaldı. Birbirimiz hal ve tavır olarak benziyorduk. Sadece o biraz daha kroydu. Öyle bakışırken arkadan bir esnaf, bu hırtonun tükürüğü dükkanına geldiği için ona bağırmaya başladı. Bu kaçmaya başladı, ben de peşinden gittim.

Tepedeki bir köye kadar koştuk. Bir yerde durdu. Nefes nefese kalmıştı. Bana "Sen, beni anlıyor musun?" diye sordu. Çok heyecanlanmıştım. Sonunda benle aynı dili konuşan birini bulmuştum! Heyecanla "Evet" dedim. Adam bir anda rahatladı. Belli ki o da benle aynı durumdaydı. "Sabah kalktığımda kendimi burada buldum" dedi. "Bana da aynı şey oldu. Gözümü açtığımda buradaydım." dedim. "Benim adım Cemal" dedi. "Memnun oldum Cemal Abi" diyebildim sadece. Adamla biraz sohbet ettikten sonra bana "Eee? Nasıl geri döneceğiz?" diye sordu. "Bilmiyorum" demeye kalmadan dört adet köpek -yabancı olduğumuz için- bize havlamaya başladı. Bunlar, K-9 türü polis köpekleriydi. Köpekler yüzünden olmalı ki, tüm polislerin dikkatini çektik. Biri bize doğru yaklaşmaya başlayınca kaçmaya başladık. Kaçmamızın sebebi ise polislerle iletişim kuramama ve derdimizi anlatamama korkusuydu. Baya bi' kaçtıktan sonra Cemal abi ormana doğru kaçtı. Ben ise düz kaçıyordum. Birkaç polis onun peşinden gitti. Ben koşarken adımım boşluğa denk geldi. Uçurumdan kayalıklara doğru 100 metrelik bir düşüşe başladım. Yere çakılmadan hemen önce titreyerek uyandım. Uyandıktan sonra her şeyin bir rüya olduğunu anladım. Hemen balkona çıkıp temiz hava alarak kendime geldim. Sonra elimi yüzümü yıkayıp tekrar yatmaya gittim.

Şimdi, bu rüyayı anlatmamın bir sebebi var elbette. Dilinize bir şey olmasına asla izin vermeyin. Çünkü dilsiz bir toplum, insansız bir dünyaya benzer. Bunlar, birbirlerinin tamamlayıcı unsurlarıdır. Dil yoksa insan, insan yoksa dil yoktur. Dilinizi daima sevin ve koruyun !

Yorumlar

  1. Türklerden bu şekilde bahsetmen beni güldürdü. Elbette dilimizi koruyacağız . Bunu bize özellikle hatırlattığın için sana teşekkür ederim. Kompozisyonun , senin kelime hazinenin çok geniş olduğunu gösteriyor . Bu arada köpeğin cinsini yazmak herkesin aklına gelmez. Bu yüzden seni Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  2. Bizlere ingilizcenin önemi anlatan insanlar TÜRKÇE nedir bilmiyolar ...
    Bizi ingilizceye mahkum edeceklerine TÜRKÇE öğrensinler ...
    Gayet hoş olmuş ... Yazım yanlışı göremedim √
    ??

    YanıtlaSil
  3. Öğrencinin Biri2 Mart 2016 20:51

    Bize söyleyecek bir şey kalmamış , çok güzel olmuş.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar