Yansıyan Dünya

   Aynalar... Kimi zaman şarkılara, kimi zaman filmlere hatta şiirlere konu olan aynalar... Hiç farkında değilizdir ama, aynalar büyük ve önemli bir yer kaplar çoğumuzun hayatında.


Büyük çoğunlukla güzellik tutkunlarının saatlerini karşısında harcadığı aynalar, aslında neyi yansıtırlar?


Bulunduğumuz şu dünyanın içinde aynalar benim için tamamen bana ait bir dünya. Yunus Emre ''Bir ben vardır bende benden içeri.'' der bir şiirinde. İşte soyutlaştırmış olduğum o yansıma dünyada bir 'ben' var.


yansıyan dünyaYani benim için iki farklı dünya ve iki farklı ben var.


Her umutsuzluğumda, düşünceli hallerimde, kimi zaman da mutlu anlarımda yolculuğa çıkıyorum o dünyaya. Bu dünyayı yaklaşık bir yıl kadar önce keşfettim. Çoğunlukla çeki düzen amaçlı kullandığım aynanın karşısında kendimi yansımamla yüzleşirken buldum. Onunla konuşuyor, tartışıyordum. Bir söz vardı; insan kendisiyle konuşunca laf lafı açıyor. Tam da buydu. Ben bir pişmanlığımla karşısına geçmiştim, ona derdimi anlatmıştım. Sonra o konuşmaya başlamıştı. Sözleri gittikçe acıtıyordu. Sürekli daha da eskiye gidiyor, yaptığım yanlışları sayıyordu tek tek. Sözleri canımı yaktıkça katlanılmaz hale geliyordu. En sonunda dayanamayıp onu parçalara ayırdım.


Sonra bir soruyla karşı karşıya kaldım; hangimiz daha gerçek?  O muydu yansıma, yoksa ben miydim tüm yaptıklarımdan yansıyan?


Bir süre kırılan parçaların karşısında bunu düşündüm Sonra fark ettim ki tek bir gerçek, tek bir yansıma vardı ortada.


Kırıkların canımı yakmasına izin vermektense, kırıkları toplayıp, acıttığı yerleri iyileştirmem gerektiğini düşündüm.


Onunla barışıp, onu keşfettim. Ya da kendimi keşfetmeye başlamıştım...


Zamanla usta çırak gibi olduk onunla. Bir hata yaptığında küçük bir çocuk gibi alıyorum onu karşıma. ''Bak,'' diyorum, ''yaptıklarına bak. Canını ne kadar yaktığını görmüyor musun?'' Kırgın ve ürkek bakışlar atıyor bana. Sanki o değilmiş gibi hata yapan. Ağlıyor bazen, bağırıyor, çığlıklar atıyor içinde bulunduğu karanlık dünyayı sarsarcasına.


Kimi zaman destekliyorum onu. Vazgeçmek istediğinde hayallerinin peşini bırakmamasını, peşinden koşmasını söylüyorum.


Kaçıyorum bazen de ondan. Karanlığın içinde bırakıyorum onu. Ama yine de onda buluyorum çareyi. Çünkü biliyorum, insanlar ne kadar 'anlıyorum' dese de anlamıyorlar. Kendi ilacınız yine kendiniz oluyorsunuz.


Onun tarafına geçip bu dünyayı izlemek isterdim. Tıpkı bir film seyreder gibi. Senaryoya hiç dahil olmadan...


Tek bir kötü yanı var; içinde bulunduğu dünyaya hapsolmuş.


Tüm bunlar onun dünyasından da uzaklaşıp zihnimdeki karanlıkta daha farklı bir boyuta ulaşıyor ve beni düşündürüyor. Sorun, onunla konuşmakta değilmiş. Asıl sorun; bize benzeyen o şeyin benliğimiz olduğunu kabul eder miyiz her zaman, yoksa suçları yüklediğimiz bir kurban mıdır yansıyan?

Yorumlar

  1. Yazını beğendim sürükleyici etkisi var. Yunus Emre'nin sözünü kullanman anlamlı olmuş. Bi kaç cümleyi metnin bütününe göre eğik yazman okuyucunun oraya dikkatini vermesini sağlıyor bu güzel. Ellerine sağlık. :) ♥

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim.☺?

    YanıtlaSil
  3. Yazıdaki resim iyi olmuş ama renkli olsaydı daha iyi olurdu sanki... ??

    YanıtlaSil
  4. Kompozisyondaki resim güzel olmuş ama resim renkli olsaydı daha iyi olurdu sanki ??

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar