ELENA'NIN HAYATLA İMTİHANI
Elena , Ege Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 1. sınıf öğrencisiydi. Üniversite sınavını henüz daha yeni atlatmıştı. Bunun rahatlığı içerisinde sürekli dersleri ekerdi.
Yine dersleri ektiği bir gün, kafeteryanın birinde otururken karşıda 20-21 yaşlarında bir delikanlı gördü. Görür görmez çocuğa tutulmuştu Elena . Tam yanına gideceği sırada delikanlı alel acele kafeteryadan çıktı.Elena da hemen arkasından koştu ama yetişemediği gibi bir anda gözden de kayboldu. Elena çok üzüldü bu duruma. Üzgün bir şekilde eve döndü. Annesi mutfakta yemek yapıyordu. Her zaman okuldan eve gittiğinde annesini öpen kız bugün annesinin yüzüne bile bakmamıştı dalgınlığından. Aklı kafeteryada gördüğü o çocukta kalmıştı. Onu görür görmez sanki görünmez bir bağ Elena ile çocuğu birbirlerine bağlamıştı. Her gittiği yerde onu düşünüyordu.
Günler, haftalar geçmişti. Elena artık kimseyle konuşmaz olmuştu ve o çocuğu hiç unutamamıştı. Bir insan nasıl olurda bir kerecik gördüğü bir çocuğa bu denli bağlanabilirdi ki? Hayır, çocuğun adını bile bilmiyordu daha da önemlisi tanımıyordu bile. Artık okulu da iyice aksatmıştı. Her gün o çocuğu gördüğü kafeteryaya gidip orada akşama kadar bekleyerek kapıdan geleni geçeni izliyordu. Belki bir daha kafeteryaya gelirde onunla konuşup tanışma fırsatı bulmak ümidiyle.
Elena gün geçtikce kötü olmaya başlamıştı. Sanki yaşadıkca azap çekiyordu. Canı çok yanıyordu. Derken devamsızlığı çok olduğu için okuldan atıldığını öğrendi. Elena yıkılmıştı. Artık okulu da yoktu. Hayallerini , umutlarını ve daha da önemlisi yaşama sevincini kaybetmişti. Yaşamak bile istemiyordu. Annesi de Elena'nın bu durumuna çok üzülüyordu. Psikoloğa da götürmüştü kızını. Ama Elena kimseyle konuşmadığı gibi psikoloğa da hiçbir şey anlatmamıştı.
Artık Elena yaşayamıyordu, yaşamak istemiyordu. İntihar edecekti. Çok yüksek bir binanın tepesine çıkmıştı. Etrafına son bir kez bakınıyordu ki şiddetli bir fren sesi duyuldu. Sanırım trafik kazası olmuştu.Elena buna tepkisiz kalamazdı. Sonuçta intihar etmek kaçmıyordu. Sonra da intihar edebilirdi. Hemen aşağı indi ve kazanın olduğu yere giderek kim olduğuna baktı ve de şok olmuştu. Çünkü kaza yapan çocuk o kafeteryada gördüğü çocuktu. Çocuğu hemen hastaneye kaldırdılar.
Adını bile bilmediği o çocuğun böbreği kaza sırasında zarar görmüş ve acil böbrek nakli gerekiyordu. Çocuk daha önce böbreğinin birini başkasına bağışlamıştı. Şimdi ise tek böbreğinden de olmuştu. Elena hiç düşünmeden böbreğinin birini o çocuğa verdi ve çocuk kurtuldu. Çocukta Elena'ya karşı bir şeyler hissetmeye başladı. İkisi de artık çok mutluydu ve aradan iki yıl sonra evlendiler . Ömürlerinin sonuna kadar mutlu mesut yaşadılar.
Yine dersleri ektiği bir gün, kafeteryanın birinde otururken karşıda 20-21 yaşlarında bir delikanlı gördü. Görür görmez çocuğa tutulmuştu Elena . Tam yanına gideceği sırada delikanlı alel acele kafeteryadan çıktı.Elena da hemen arkasından koştu ama yetişemediği gibi bir anda gözden de kayboldu. Elena çok üzüldü bu duruma. Üzgün bir şekilde eve döndü. Annesi mutfakta yemek yapıyordu. Her zaman okuldan eve gittiğinde annesini öpen kız bugün annesinin yüzüne bile bakmamıştı dalgınlığından. Aklı kafeteryada gördüğü o çocukta kalmıştı. Onu görür görmez sanki görünmez bir bağ Elena ile çocuğu birbirlerine bağlamıştı. Her gittiği yerde onu düşünüyordu.
Günler, haftalar geçmişti. Elena artık kimseyle konuşmaz olmuştu ve o çocuğu hiç unutamamıştı. Bir insan nasıl olurda bir kerecik gördüğü bir çocuğa bu denli bağlanabilirdi ki? Hayır, çocuğun adını bile bilmiyordu daha da önemlisi tanımıyordu bile. Artık okulu da iyice aksatmıştı. Her gün o çocuğu gördüğü kafeteryaya gidip orada akşama kadar bekleyerek kapıdan geleni geçeni izliyordu. Belki bir daha kafeteryaya gelirde onunla konuşup tanışma fırsatı bulmak ümidiyle.
Elena gün geçtikce kötü olmaya başlamıştı. Sanki yaşadıkca azap çekiyordu. Canı çok yanıyordu. Derken devamsızlığı çok olduğu için okuldan atıldığını öğrendi. Elena yıkılmıştı. Artık okulu da yoktu. Hayallerini , umutlarını ve daha da önemlisi yaşama sevincini kaybetmişti. Yaşamak bile istemiyordu. Annesi de Elena'nın bu durumuna çok üzülüyordu. Psikoloğa da götürmüştü kızını. Ama Elena kimseyle konuşmadığı gibi psikoloğa da hiçbir şey anlatmamıştı.
Artık Elena yaşayamıyordu, yaşamak istemiyordu. İntihar edecekti. Çok yüksek bir binanın tepesine çıkmıştı. Etrafına son bir kez bakınıyordu ki şiddetli bir fren sesi duyuldu. Sanırım trafik kazası olmuştu.Elena buna tepkisiz kalamazdı. Sonuçta intihar etmek kaçmıyordu. Sonra da intihar edebilirdi. Hemen aşağı indi ve kazanın olduğu yere giderek kim olduğuna baktı ve de şok olmuştu. Çünkü kaza yapan çocuk o kafeteryada gördüğü çocuktu. Çocuğu hemen hastaneye kaldırdılar.
Adını bile bilmediği o çocuğun böbreği kaza sırasında zarar görmüş ve acil böbrek nakli gerekiyordu. Çocuk daha önce böbreğinin birini başkasına bağışlamıştı. Şimdi ise tek böbreğinden de olmuştu. Elena hiç düşünmeden böbreğinin birini o çocuğa verdi ve çocuk kurtuldu. Çocukta Elena'ya karşı bir şeyler hissetmeye başladı. İkisi de artık çok mutluydu ve aradan iki yıl sonra evlendiler . Ömürlerinin sonuna kadar mutlu mesut yaşadılar.
Genel anlamda hikâyeni beğendim.Sadece sonuca çok hızla bağlamıştır.Keşke aşık olup,evlenme sürecini biraz daha detay anlatsaydın.Ama onun dışında gayet güzel olmuş.Ellerine sağlık.???
YanıtlaSilGüzel olmuş beğendim.:)
YanıtlaSilkonu dışına çıkarım diye evlenme kısmını detaylı anlatmak istemedim. çok saol
YanıtlaSil