HAK ETMEK GEREKİR
-Günaydın çocuklar. Geçin yerlerinize.
Asude öğretmen. Bu kadına bir türlü ısınamadım. Neden diğer öğretmenler gibi beni kendi halime bırakmıyor ki. Bu kadının dersinde adımı ne zaman söyleyeceğini bekliyorum.
-İnsan ilişkileri hakkında ne düşünüyorsun Anıl.
Hah! Hiç şaşırmadım. Şimdi ne diyeyim ben.
-Umrumda olmayan varlıklar beni pek düşündürmüyor.
-Sende o söylediğin varlıklardansın. Annen, baban bile hayatında bir yere sahip. Onlarla kurduğun bir ilişki var.
İnsan olmak benim elimde miydi sanki. Hem annem ve babamla gayet iyi anlaşıyorum. Bunu düşünürken öğretmene bir cevap vermedim. O da fazla üstelemedi zaten. Zil çalınca yerimden kalkmadım. Serkan geldi yanıma.
-Yordu mu seni Asude hoca?
O gülerken kaşlarımı çattım.
-Bu sefer fazla değil. Ama bir atak daha bekliyorum.
Serkan benim en yakın arkadaşımdı. Bu zamana kadar beni en iyi tanıyan kişiydi. Nasıl yaşadığımı,ailemi,her şeyimi bilirdi.
Okul yine sıkıcı monotonluğuna devam ederken son dersteydik. Asude hoca rehber öğretmenimizdi ve dersimiz rehberlik.
-Çocuklar sizden bir ödev istiyorum. Bireysel bir çalışma olacak. Herkes tanımadığı biriyle normal bir sohbette bulunacak ve bunu ses kaydı olarak kaydedeceksiniz. Bir hafta süreniz var. Zor olmasa gerek.
Aynı gün içinde ikinci bomba. Bugünkü soylediklerimden sonra hak ettim gerçi.
Günler geçerken ödev için fazla zamanım kalmamıştı. Sıkıldım. Evden çıkıp dolaşmaya karar verdim. Yürürken 40'lı yaşlarda bir adam gördüm. Karşıdaki kaldırımda oturuyordu. Yanına giderken buldum birden kendimi. Giderken telefonumdan ses kaydını açmayı da unutmadım.
İki gün sonra ödevleri topluyordu Asude öğretmen. Eve gidince dinlemeye başladı.
-Merhaba.
Anıl' ındı bu ses.
-Merhaba delikanlı.
Bir süre ses gelmedi.
-Sende hak ediyor mu insanlar sevilmeyi?
Derin bir nefes aldı adam.
-Bir annenin bile karşılıksız sevmediği, mutlu olanların mutsuzların önündeki sevincinin yaşandığı, komşusu aç iken tok yatıldığı, karşısındakinin çaresizliğini,yokluğunu görüp umursanmadığı, çıkarı için zaaflardan faydalanıldığı,yüzlerine gülünüp arkalarından konuşulduğu,her insanın bir ve eşit tutulmadığı,sadece paranın ve gücün söz sahibi olduğu bir dönemdeyiz. Bunun olmasını sağlayan varlıklar sence de hak ediyor mu sevilmeyi...
Asude öğretmen. Bu kadına bir türlü ısınamadım. Neden diğer öğretmenler gibi beni kendi halime bırakmıyor ki. Bu kadının dersinde adımı ne zaman söyleyeceğini bekliyorum.
-İnsan ilişkileri hakkında ne düşünüyorsun Anıl.
Hah! Hiç şaşırmadım. Şimdi ne diyeyim ben.
-Umrumda olmayan varlıklar beni pek düşündürmüyor.
-Sende o söylediğin varlıklardansın. Annen, baban bile hayatında bir yere sahip. Onlarla kurduğun bir ilişki var.
İnsan olmak benim elimde miydi sanki. Hem annem ve babamla gayet iyi anlaşıyorum. Bunu düşünürken öğretmene bir cevap vermedim. O da fazla üstelemedi zaten. Zil çalınca yerimden kalkmadım. Serkan geldi yanıma.
-Yordu mu seni Asude hoca?
O gülerken kaşlarımı çattım.
-Bu sefer fazla değil. Ama bir atak daha bekliyorum.
Serkan benim en yakın arkadaşımdı. Bu zamana kadar beni en iyi tanıyan kişiydi. Nasıl yaşadığımı,ailemi,her şeyimi bilirdi.
Okul yine sıkıcı monotonluğuna devam ederken son dersteydik. Asude hoca rehber öğretmenimizdi ve dersimiz rehberlik.
-Çocuklar sizden bir ödev istiyorum. Bireysel bir çalışma olacak. Herkes tanımadığı biriyle normal bir sohbette bulunacak ve bunu ses kaydı olarak kaydedeceksiniz. Bir hafta süreniz var. Zor olmasa gerek.
Aynı gün içinde ikinci bomba. Bugünkü soylediklerimden sonra hak ettim gerçi.
Günler geçerken ödev için fazla zamanım kalmamıştı. Sıkıldım. Evden çıkıp dolaşmaya karar verdim. Yürürken 40'lı yaşlarda bir adam gördüm. Karşıdaki kaldırımda oturuyordu. Yanına giderken buldum birden kendimi. Giderken telefonumdan ses kaydını açmayı da unutmadım.
İki gün sonra ödevleri topluyordu Asude öğretmen. Eve gidince dinlemeye başladı.
-Merhaba.
Anıl' ındı bu ses.
-Merhaba delikanlı.
Bir süre ses gelmedi.
-Sende hak ediyor mu insanlar sevilmeyi?
Derin bir nefes aldı adam.
-Bir annenin bile karşılıksız sevmediği, mutlu olanların mutsuzların önündeki sevincinin yaşandığı, komşusu aç iken tok yatıldığı, karşısındakinin çaresizliğini,yokluğunu görüp umursanmadığı, çıkarı için zaaflardan faydalanıldığı,yüzlerine gülünüp arkalarından konuşulduğu,her insanın bir ve eşit tutulmadığı,sadece paranın ve gücün söz sahibi olduğu bir dönemdeyiz. Bunun olmasını sağlayan varlıklar sence de hak ediyor mu sevilmeyi...
'' Sende '' (sen de)
YanıtlaSilKimse hak etmez!
'' ... Herkesi sev yaşamına bir anlam kattığı için... Hayat bu yüzden daha güzel; siyahlar beyazı fark ettirdiği için! '' demiş Mevlana.
"Soylediklerimden" değil söylediklerimden olacak canım arkadaşım ama haricinde ben güzel buldum.
YanıtlaSilSon bölümde bir anlam kopukluğu olmuş. Bu da hikayenin akışını bozmuş. Eline sağlık.
YanıtlaSilHikayenin girişi biraz sıkıcı olmuş fakat sonunu güzel bitirmişsin.Tebrik ederim.
YanıtlaSilhikayenin bazı yerlerinde ufak kopukluklar olsa da , insanların sürekli görmezden geldiği ama hemen telafi edilemezse derin sıkıntılar yaratacağı konulara değinmiş sin. Bu yönden yazını destekliyorum. Emeğine sağlık.
YanıtlaSilYaşamı yaşayanları sevmeli insan yaradandan ötürü... Emeğine sağlık.
YanıtlaSil...Sende(Sence)
YanıtlaSil...soylediklerimden(söylediklerimden)
Biraz kısa bir hikaye olmuş ama güzel.Emeğine sağlık.
Bazı yazım ve noktalama yanlışları dışında çok güzel olmuş.Ellerine sağlık ,başarının devamını dilerim. :-)
YanıtlaSil