Zeynep
Bir Perşembe sabahıydı, uyandı, penceresine yöneldi. Gördüğü tek şey grilikti son bir kaç yıldır. Gri, onun için belirsizlik demekti. Ne siyah ne de beyaz olabilmişti. Onun için pencerenin dışı belirsizlikten ibaretti. Tek güvendiği şey ona maddi destek sağlayan işiydi. Çoğu duruma karşı karamsardı. -Her zamanki gibi- sıcak yatağından kalkıp ayaz yollara düştü. Fabrikaya gitti, önlüğünü giydi başladı çalışmaya. Aradan bir süre geçti, fabrikada çalışan insanları üzecek bir haber geldi. "On kişi işten çıkarılacak." O anda ; oraya yıllarını vermiş emekçiler, evdeki çocuklarına bakmak zorunda olan anne babalar, geçimi sadece o işe dayalı insanlardan "eyvah!" sesleri yükseldi. Bir saat sonra kura çekilecekti. Zeynep, o bir saat içinde sadece dua etti. Sonunda kura çekildi, isimler sayıldı. İşten çıkarılanlar üzgündü ama oradaki herkes biliuordu ki bu acımasızlıktı. Zeynep eve gitti, günlük işlerini yaptı.Her gün olduğundan daha karamsardı. Bir kaç gün aradan sonra yine sıradan bir iş gününde bir haber daha geldi. "Fabrika kapatılacak! Her gün en az beş kişi işten çıkarılacak." Bu haber acımasızlığın ötesinde, godaman patronların garban emekçilere yaptığı bir kötülüktü. Nasıl olur da böylesine kötü olunabilirdi? Aynı gün Zeynep evine döndüğünde bu durumu eşi Sait'e açıkladı. Sait öfke içinde, yıllarca ona katlanmak zorunda olan zavallı Zeynep'i aşağılarcasına konuştu. Zeynep için o günden sonra imkansızlıklar çoğalmış herşey daha da flulaşmış, gri olmuştu.
Gel zaman git zaman Zeynep kaygılarıyla gittiği işinden çıkarıldı. Adeta "kalakalmıştı." Uzun süre iş bulamadığı için Sait'in eline bakar olmuştu. Sait Zeynep'e her seferinde işten çıkarılması onun suçuymuş gibi imalarda bulunuyor, sitem ediyordu. Zeynep geceleri ağlar olmuştu. Umutsuzluğun ve çaresizliğin eşiğinde olan hayatını ve bu bedbaht ruh halini ne kimselere anlatabiliyor ne de çözüm yolu bulabiliyordu. Elbet bir gün gelecek, iş bulacaktı. Ama artık ne bulduğu işe saygı duyacak, ne de Sait'e eskisi kadar güvenebilecekti.
Gel zaman git zaman Zeynep kaygılarıyla gittiği işinden çıkarıldı. Adeta "kalakalmıştı." Uzun süre iş bulamadığı için Sait'in eline bakar olmuştu. Sait Zeynep'e her seferinde işten çıkarılması onun suçuymuş gibi imalarda bulunuyor, sitem ediyordu. Zeynep geceleri ağlar olmuştu. Umutsuzluğun ve çaresizliğin eşiğinde olan hayatını ve bu bedbaht ruh halini ne kimselere anlatabiliyor ne de çözüm yolu bulabiliyordu. Elbet bir gün gelecek, iş bulacaktı. Ama artık ne bulduğu işe saygı duyacak, ne de Sait'e eskisi kadar güvenebilecekti.
Gayet güzel ve akıcı bir hikaye olmuş,herşey yazmışsın şey ayrı olacaktı.Onun dışında bir yanlış görmedim.Tebrikler ?
YanıtlaSilGüzel yazmışsın senden de böyle bişey beklenirdi zaten ?
YanıtlaSil